Start-Up Ulusu: İsrail’in Ekonomik Mucizesinin Öyküsü

Mehmet Tuğrul Kaya
8 min readNov 7, 2021

Bu kitap, İngilizceden çevrilmiştir-
Start-Up Ulusu: İsrail’in Ekonomik Mucizesinin Öyküsü, Dan Senor ve Saul Singer’in 2009 yılındaki İsrail ekonomisi hakkında yazdığı bir kitap. Nüfusu 7.1 milyon ve 60 yıllık bir millet olan İsrail’in bu kadar ekonomik bir büyümeye nasıl ulaşabildiğini inceliyor.

İsrail ordusunun (IDF) doğaçlamaya dayalı ve anti-hiyerarşik kültürünün İsraillerin startup kültüründe de onları nasıl takip ettiğini ve bu kültürün ekonomiyi nasıl şekillendirdiğini kitap boyunca vurguladık. İsraillilerin seçkin askeri birimlerde ve devlet savunma sanayisinden edindikleriyle bu kültürün birleşmesiyle güçlü bir birliktelik oluştururlar. Ancak İsrail’in savunma sanayisinin doğuşu hiçte normal olmamıştı. Kendi yerli askeri-sanayi kompleksine sahip olması çok küçük bir ülke için neredeyse duyulmamış bir şeydi. Kökenleri ise yakın bir müttefik tarafından dramatik bir şekilde bir gece ihanetine dayanmaktaydı.

İsrail’in dönüm noktasının anlamanın en iyi yolu, benzer bir şoka uğrayan Amerikalılar anlamaktan geçer. Amerikan ulusu bu süreci daha iyi bilir. 2 Dünya Savaşı sonrası büyük bir canlanma yaşayan Amerikan ekonomisinde, Sovyetler Birliği, ilk uzay uydusu olan Sputnik 1’i fırlatarak Amerika’nın küresel statüsünü aniden alaşağı etti. Sovyetlerin uzay yarışında öne geçmesi Amerikalıların çoğunu şaşkına çevirdi. Ancak geçmişe bakıldığında, ABD ekonomisi için bir nimet oldu. Çünkü sonradan olacakları kimse tahmin edemedi.

Yenilikçi ekonomist John Kao, Sputnik’in bir “uyandırma çağrısı” olduğunu ve Amerika’nın da buna cevap verdiğini söyledi. Fen ve matematik öğretiminin önemini vurgulamak için okul müfredatını gözden geçirdik. 900 milyon dolar bütçe ayrılan Ulusal Savunma Eğitimi Yasasını (bugüne endekslersek yaklaşık 6 milyar dolar) aştık, okullara burs, öğrenci kredisi ve bilimsel ekipman sağladık. NASA ve Apollo programı, sivilleri paslanmaktan korumaya yönelik güçlü ve yeni bir Pentagon ajansı ve bir Ar-Ge topluluğu olarak oluşturuldu.

On yılı geçtikten bir süre sonra , Neil Armstrong aya ilk adımını attı. Apollo programı ve Pentagon’un ilgili savunma yatırımları, ekonomi üzerinde dönüştürücü bir etki yaratarak ticarileşen yeni nesil keşifleri teşvik etti. Bu uyumlu araştırma ve geliştirme kampanyası, Aviyonikte ve telekomünikasyonda olduğu kadar İnternet’te de tamamen yeni olan iş sahalarını meydana getirdi ve Amerika’nın Sputnik’e verdiği yanıtın bir mirası haline geldi.

İsrail, Amerika’dan on yıl sonra kendi Sputnik aracına sahipti. 1967’de Altı Gün Savaşı’nın arifesinde, Charles de Gaulle, İsrail’e dışa bağımlılığın bilançosu hakkında paha biçilmez bir ders verdi. Fransa’da Beşinci Cumhuriyet’in mimarı De Gaulle, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana üst düzey askeri ve hükümet pozisyonlarında ve 1959’dan 1969’a kadar Cumhurbaşkanı olarak görev yapmıştı. İsrail’in bağımsızlığından sonra, De Gaulle, Yahudi devletiyle bir ittifak kurdu ve İsrail liderlerinin derin bir kişisel arkadaşlık beslediğine inandı. İttifak, bir Fransız kritik askeri teçhizat ve avcı uçağı tedarikini ve nükleer silahların geliştirilmesinde iş birliği yapmak için bile gizli bir anlaşmayı içeriyordu.

Pek çok küçük devlet gibi, İsrail onları üretmek için ihtiyaç duyacağı çok büyük kaynaklar edinmek yerine diğer büyük devletlerden silah sistemleri satın almayı tercih etti. Ancak Mayıs 1950’de ABD, İngiltere ve Fransa, Orta Doğu’ya silah satışlarını sınırlandırmak için Üçlü Deklarasyonu ortaklaşa yayınladılar. Yurt dışından hazır tedarik imkânı olmamasıyla, İsrail silah endüstrisine yeraltı silah ve mermi fabrikaları ile adım atmıştı. Tamamıyla yer altında saklı olan bir fabrika olup, bir kibbutz (İsrailde kollektif olarak kurulan çiftlikler.) çamaşırhanesinin altındaydı.

Makineler alttan gelen darbe gürültüsünü bastırmak için çalışmaya devam etti. Amerika Birleşik Devletleri’nden kaçırılan savaş fazlası araçlarla inşa edilen bu fabrika, 1948 yılına kadar her gün yüzlerce makineli tüfek üretiyordu. Bu geçici silah fabrikaları dünya çapındaki silahlı çatışmalardan beslendi. David Ben-Gurion, 1930’lara kadar silah toplamak için yurtdışına elçiler gönderdi. Örneğin, 1936’da Yehuda Arazi, tüfekleri Polonya’dan Hayfa limanına giden bir buhar kazanına atmayı başardı. 1948’de beş eski Fransız silahı satın alma görüşmesi yapmak üzere Nikaragua’da büyükelçi olarak görev yaptı.

İsrailliler 1955 yılına kadar muz cumhuriyeti düzenindeydiler, bununla birlikte Sovyetler Birliği Çekoslovakya aracılığıyla Üçlü Deklarasyonu’n çiğnenmesine aldırmadan Mısır’a tek hamlede 250 milyon dolar silah satışı yaptı. Buna karşılık olarak da Charles de Gaulle diğer tarafa geçti. Nisan 1956’da İsrail’e çok miktarda modern silah aktarmaya başladı. Küçük devlet sonunda güvenilir ve birinci sınıf bir ulusal bir silah tedarikçisine sahip oldu.

Mısır, 1956’da Süveyş Kanalı’nı kamulaştırdıktan sonra ilişkiler iyice derinleşti. Fransa bölgeden Avrupa’ya deniz taşımacılığı için Süveyş’e güvendi. IDF, Fransızların Süveyş’e erişimini güvence altına aldı ve karşılığında İsrail’e daha fazla silah verildi. De Gaulle’ nin casus ajansı, İsrail’in, Fransa’nın sömürgeci kalelerinden biri olan Cezayir’de Fransız karşıtı direnişini baltalamak için yardımlarını sundu. 1960’da Fransa, İsrail’e önümüzdeki on yıl boyunca iki yüz AMX-13 tankı ve yetmiş iki Mystère savaş uçağı tedarik edeceğine söz verdi. Ancak 2 Haziran 1967’de, İsrail’in Mısır ve Suriye’ye karşı saldırgan bir tavır başlatmasından üç gün önce de Gaulle İsrail’e beklenmedik bir hamle yaptı. Kabine, “Fransa, silah kullanan ilk millete destek vermeyecek” dedi.

Fakat De Gaulle’un kararında Ortadoğu’daki bir savaşı etkisiz hale getirmeye çalışmaktan daha fazlası vardı. Yeni koşullar, yeni Fransız ittifakları çağrısında bulundu. 1967’de Fransa Cezayir’den çekildi. Onun arkasından uzun ve acı Kuzey Afrika savaşıyla, de Gaulle ‘un önceliği şimdi Arap dünyasıyla uzlaşma oldu. Artık Fransa’nın İsrail’le taraf olma gibi bir isteği yoktu.

Fransız haftalık Le Nouvel Observateur gazetesinde, “Gaullist Fransa’nın dostları yok, sadece çıkarları var” dedi. De Gaulle’un varisi Georges Pompidou, 1969’da yaptığı seçimlerden sonra yeni politikaya devam etti. Fransa’nın başlangıçta İsrail’e taahhüt ettiği iki yüz AMX tankını Libya’ya yönlendireceklerdi ve Fransa, İsrail’in en ateşli düşmanlarından biri olan Suriye’ye zaten ödediği elli Mirage savaş uçağı çoktan göndermişti.

İsrailliler hızla geçici önlemleri takip ettiler. İsrail Hava Kuvvetleri kurucusu Al Schwimmer, kendisine Mirage motorunun planlarını çizmesi için İsviçreli Mühendisi bizzat işe aldı, böylece İsrail, Fransız savaşçısını kopyalayabilirdi. İsrail ayrıca devlet olmadan önce yaptığı kaçakçılık işlerine geri döndü. 1969’daki bir görevde, beş İsrailli silahlı gemi, Fransa’dan İsrail’e üç bin millik bir yarışta yirmi metrelik dalgalarla savaştı; milyonlarca dolar değerinde olan bu deniz gemileri, yeni ambargodan önce İsrail’e vaat edildi.

Time dergisinin 1970’de renkli olarak tarif ettiği gibi: Bismarc’ın böyle bir deniz avı gerçekleştirdiğinden beri çeşitli noktalarda İsrailliler; Fransız keşif uçakları, Malta’dan Canberra’ya kızıl ordu, sovyet tankerleri, ABD altıncı filosunun radar alanları, televizyon kameraları ve hatta İtalyan balıkçılar tarafında takip ediliyordu.

Bununla birlikte bu ortalığı karıştıranlar gerçeği açıklayamadı: Orta Doğu da silahlanma yarışı, İsrail’in en vazgeçilmez silahlarını ve en büyük uçak tedarikçisini kaybettiği anda hızlanıyordu. 1967 Fransız ambargosu İsrail’i son derece savunmasız bir konuma soktu. 1967 savaşından önce, Amerika Birleşik Devletleri, 1962’de Kennedy yönetimi tarafından başlatılan Şahin uçaksavar füzelerinin satışı ile İsrail’e silah sistemleri satmaya başladı. Kudüs’ün ilk tercihi o zaman ABD’nin; Fransa ve İsrail’in ana silah tedarikçisi olarak yer almasıydı. Ancak Fransız ihaneti, İsrail’de artık yabancı silah tedarikçilerini çok fazla kullanamayacağı konusunda bir fikir birliğine varmıştı. İsrail, başka hiçbir küçük ülkenin başarılı bir şekilde yapmadığı halde, tanklar ve savaş uçakları gibi büyük silah sistemleri üretme konusunda hızlı hareket etmesi gerektiğine karar verdi.

Bu bağımsızlık dürtüsü ilk kez 1978’de ve şu an da 4. kuşağı bırakan Merkava tankını üretti. Ayrıca Nesher’e yol gösterdi. -İsrail Mirage tankının bir sürümü- Sonra ilk olarak 1973’de Kfir savaş uçağı uçuruldu.

Ancak hepsinin en iddialı projeleri Amerikan yapımı motorları kullanarak Lavi savaş jetini üretmekti. Program İsrail ve Amerika tarafından ortak olarak finanse edildi. Lavi sadece Kfir’in yerini almak için tasarlanmadı. O dünyanın en iyi savaş uçağı olması için tasarlandı.

Lavi 1982’de tam ölçülü bir geliştirme içine girdi.1986’nın sonunda ilk uçuş testine girdi. Fakat Ağustos 1987’de, beş uçak inşa etmek için milyonlarca dolar harcandıktan sonra ilk olarak Amerika kongresinde sonra İsrail kabinesinde 12–11 oyla Amerika ve İsrail’de artan baskı ile programı iptal etti.

Yıllar sonra halen proje ve projenin iptali hakkında tartışma olmaya devam ediyor: bazı insanlar başlangıç için projenin inanılmaz derecede gereksiz olduğuna inanırken diğerleri bunun kaçırılmayacak fırsat olduğunu iddia ediyordu. 1991’de, Çöl Fırtınası Operasyonu sırasında yayımlanan Flight International dergisinde bir editör 1989’da Lavi’nin geri uçuş deneyimi hakkında bir yazı yazdı. ”Şu an koalisyon kuvvetleri Körfezde savaşırken ihtiyacı oldukları hava aracını özlüyorlar. Asla hizmete girmeyeceği bilinerek dünyanın en iyi savaşçısını uçuracak olmam ise utanç verici.”

Program iptal edilmiş olmasına rağmen, Lavi’nin gelişiminde önemli askeri yankılar vardı. İlk olarak, İsrailliler önemli bir psikolojik atılım yapmıştı: kendilerine, müttefiklerine ve düşmanlarına, ulus olarak hayatta kalmak için ve en temel unsurlardan birini sağlamak için kimseye bağlı olmadıklarını gösterdiler. -gelişmiş bir savaş uçağı programı- İkincisi, 1988’de İsrail uyduları uzaya fırlatan ve yaklaşık olarak bir düzine ülkeden oluşan bir kulübe katıldı. Lavi’nin gelişimi sırasında teknolojik bilgi birikimi olmadan mümkün olmayan bir başarı. Ve üçüncüsü, Lavi iptal edilmesine rağmen, programa harcanan milyarlarca dolar, İsrail’i aviyonik sistemlerde yeni bir seviyeye getirdi ve bazı yönlerden, yüksek teknoloji patlamasının başlamasına yardımcı oldu.

Program kapatıldığında 115 mühendis işsiz kaldı. Bazıları ülkeyi terk etti, ancak çoğu askeri sanayiden özel sektöre büyük bir mühendislik yeteneği kattı. Bir uçakta yoğunlaşan olağanüstü teknolojik yetenek aniden ekonomiye yayıldı.

Lavi mühendislerinden Yossi Gross İsrail’de doğdu. Auschwitz’den (Nazi Almanyası tarafından II. Dünya Savaşı döneminde kurulmuş en büyük toplama, zorunlu çalışma ve sistematik katliam ve imha kampı.) sağ kurtulan annesi Holocaust’tan (Holokost, Nazi Soykırımı, Yahudi Soykırımı ya da Ha-Shoa; Adolf Hitler liderliğindeki Nazi Almanyası döneminde, Heinrich Himmler’in liderliğindeki SS güçleri tarafından işgal edilen sınırlar içerisinde yaklaşık beş buçuk milyon Yahudi’nin sistemli bir şekilde öldürüldükleri soykırım.) sonra Avrupa’dan göç etti. İsrail’de bir öğrenci olarak Gross Technion’da havacılık mühendisliği eğitimi aldı ve ardından yedi yıl boyunca İsrail Uçak Endüstrilerinde (IAI) çalıştı.

Lavi’nin iptalinden kısa bir süre önce, Gross sadece IAI’yi değil tüm havacılık alanını terk etmeye karar verdi. “Havacılık alanında girişimci olamazsınız dendi çünkü hükümet sanayinin sahibi ve projeleri çok büyük deyip aslında bizi küçümsediler ama orada daha sonra bana çok yardımcı oldular ve ben birçok teknik şey öğrendim.”

Bu eski uçuş mühendisi on yedi start-up kurmaya ve üç yüzün üzerinde patenti geliştirmeye devam etti. Yani, bir anlamda, Yossi Gross Fransa’ya teşekkür etmeli. Charles de Gaulle, İsrailin teknolojisi sahnesine sıçramaya başlaması için yardımcı olmak istemezdi aslında. Yine de İsraillileri yabancı silah sistemlerine güvenemeyecekleri konusunda ikna ederek De Gaulle’nin kararıyla İsrail’in ekonomisine önemli bir katkı yaptı. Fransa’nın İsrail’in boykotunu izleyen askeri Ar-Ge’deki büyük artışı, bir kuşak İsrailli mühendise olağanüstü bir deneyim kazandırdı. Disiplinler arası yaklaşımı ve istikrarsızlaştırıcı toplumsal normlar ne olursa olsun, bir şey denemek için bir istek başka bir şeyle kombine olmasaydı İsrail’in start-up iklimi bu kadar çabuk gerçekleşemezdi.

Bu metin ilgili kitaptan bir grup tarafından çevrilmiştir.

Sign up to discover human stories that deepen your understanding of the world.

Free

Distraction-free reading. No ads.

Organize your knowledge with lists and highlights.

Tell your story. Find your audience.

Membership

Read member-only stories

Support writers you read most

Earn money for your writing

Listen to audio narrations

Read offline with the Medium app

Mehmet Tuğrul Kaya
Mehmet Tuğrul Kaya

No responses yet

Write a response