Neden Uzaktan Eğitim ile Okulda Yaptığımdan Daha Fazla Bilgi Öğreniyorum?

Mehmet Tuğrul Kaya
3 min readNov 7, 2021

--

Koronavirüs salgınından en çok etkilenen şehir olan New York’ta yaşayan, sekizinci sınıf öğrencisi Veronique Mintz’in, “New York City” okul sisteminin kurduğu uzaktan eğitim programı ile örgün eğitim programları arasındaki fark” konulu mini röportajı.

13 yaşındayım. Sürekli konuşan, öğretmenlere saygısızlık eden ve birbirlerine vuran çocukları özlemiyorum.

13 yaşındayım. Sürekli konuşan, öğretmenlere saygısızlık eden ve birbirlerine vuran çocukları özlemiyorum.

Sürekli konuşma, Sınıf malzemelerini kötü kullanma, Öğretmenlere saygısızlık ve Sınavlar sırasında cevaplarla ilgili netliğin bulunmaması. Öğrenciler teneffüslerde birbirlerini itiyor, tekmeliyor, birbirlerine vuruyor ve hatta yerlerde yuvarlıyorlar. Her gün okulumda bunlar oluyor. Şaka yaptığımı düşünebilirsiniz ama yemin ederim şaka yapmıyorum.

Arkadaşlarımın davranışına göre bakarsanız eğer ikinci üçüncü veya dördüncü sınıfta olduğumu tahmin edebilirsiniz. Ama aslında New York’ta liseye girmek üzereyim ve üç yıllık ortaokulum boyunca, bu tür kesintiler 42 dakikalık herhangi bir ders döneminde tekrar tekrar meydana geldi.

Koronavirüs salgınından en çok etkilenen şehir olan New York’ta, “New York City” okul sisteminin kurduğu uzaktan eğitim programlarını kullanıyorum ve bu programları destekliyorum.

Okullarımız, bu deneyimi sınıftaki öğretmenleri daha iyi nasıl destekleyeceklerini anlamak için kullanırlarsa, öğrenciler olarak okullara döndüğümüzde daha etkili bir şekilde bilgi öğrenme şansına sahip olacağız.

Nedenini açıklayayım:

23 Mart’tan beri uzaktan eğitim programlarına katılıyorum. Düzenli olarak gittiğim derslerden daha fazla ve daha kolay bilgi öğrendiğimi fark ettim. Haylaz öğrenciler ve onları yönetemeyen öğretmenler tarafından kesintiye uğramadan kendi hızımda çalışabiliyorum.

Kendilerini kontrol edemeyen ya da kontrol etmek istemeyen öğrenciler; önemli sınıf içi etkinlik zamanlarını çalarak, çoğu zaman sınıf arkadaşlarının test ve değerlendirmelere hazırlanmalarını engelliyorlar. Derslere giremediğimiz veya yeterince odaklanamadığımız için tamamına hâkim olmadığımız, tüm konuları içeren testler yapmak zorunda kalıyorduk.

Herhangi bir ortaokul öğretmeninin işini küçümsemiyorum. 26 genci denetlemek çok kolay değil. Üç yıllık ortaokulu eğitimim esnasında; güçlü sınıf hâkimiyeti olan, tutarlı kurallar uygulayan, öğrencilere adil davranan ve saygılarını kazanan sadece birkaç öğretmenle karşılaştım.

Nasıl Bir Okul?

İşbirlikçi öğrenmeye büyük önem veren bir okula giderim; Çalışmalarımızın yaklaşık yüzde 80’i üç ila beş öğrenciden oluşan öğretmen gruplarında yapılmaktadır. Bu, ödevlerini yapmak istemeyen, olumlu davranış sergilemeyen akranları disiplin altına almak ve isteksiz grup üyelerini katkıda bulunmaya zorlamak ve onları da diğer öğrencilerle aynı konuma getirmek için zorlar.

Uzaktan eğitim, çalışmalarım üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmamı sağlıyor. Ekstra çaba ve çalışma gerektiren konulara daha fazla zaman ayırabiliyorum. Zaten cevaplayamadığım soruları bir öğretmenle oturarak çözmem gerekmiyor. Diğer öğrencilerle de çok daha etkili bir şekilde iş birliği yapabiliyorum.

Çalışmalarımıza farklı bakış açıları ve güçlü iletişim becerileri getiren “FaceTiming” arkadaşlarımdan gerçekten çok keyif alıyorum; birbirimize meydan okuyoruz ve bu sayede daha zengin öğrenme deneyimi yaşıyoruz.

Ayrıca öğretmenlerimin şahsen verdikleri dersler yerine Google Classroom platformundaki gönderdikleri bazı kayıtlı dersleri tercih ettiğimi de öğrendim. Mesela bu yıl matematikle mücadele ettim. Dersin düzenini sağlamak için ders zamanının üçte birini harcayanlar öğretmenler soracağımız matematik soruları için çok az sabırları vardır.

Genellikle, öğretmenimle dersten önce buluşmak için plan yaptığımızda, öğretmenimin kapısının önünde öğrencilerin kocaman bir soru sorma kuyruğu oluşturduğunu görürdüm. İlk dönem, hiç birimize fazladan 20 dk zaman ayıramadı. Diğer zamanlarda da zaten göremezdik.

Uzaktan eğitim ile boşa harcanan zamanın tamamı ortadan kalkar. Öğrenmeye başladığım dersi ihtiyacım olduğunda durdurabilir, başlatabilir ve hatta geri sarabilirim. Kafam karışırsa, öğretmenimin haftalık çevrimiçi çalışma saatlerine (60–90 dakika uzunluğunda) katılıyorum; hiçbir zaman iki veya üçten fazla öğrenci olmuyor.

Uzaktan Eğitimde; Sınıftan çok daha iyi öğrendiğim gerçeği, sistemimizde bir sorun olduğunu gösteriyor. İki hafta önce, okulum Google Meet’ta canlı video eğitimi denemeye başladı. Sınıfta öğrencileri yönetmek için mücadele eden öğretmenler, ne yazık ki çevrimiçi olarak ta mücadele veriyor.

Uzaktan öğrenmeden sonra standart sınıfa geri dönülebilir mi? Birkaç önerim var.

İlki, öğretmenler dersten sonra tüm öğrencilere kayıtlı video dersleri göndermelidir. (e-posta veya Google Classroom gibi çevrimiçi platformlar aracılığıyla).

İkinci olarak, öğretmenler öğrencilere 1’e 1 veya küçük etüt grupları oluşturmalı, tutarlı haftalık çalışma saatleri ve bol zaman sunmalıdır.

Üçüncü olarak ise; sınıf yönetimi konusunda başarılı olan öğretmenler, diğer öğretmenler için eğitimler vermeli, takviye oturumlarla sınıf yönetimi konusunda daha yoğun eğitimler yapmalı ve bu öğretmenlere daha fazla ücret ödenmeli.

Bu ilk iki öneri, uzaktan eğitim sırasında başladı ve şimdiden büyük bir başarı elde etti. Umarım okula döndüğümüzde de devam ederler ve okullar bu fırsatı, öğrencilerinin öğrenme deneyimlerini geliştirmek için kullanabilirler.

Veronique Mintz sekizinci sınıf öğrencisidir.

Kaynak:

New York Times

İlgili Okumalar:

COVID-19 virüsü hakkında en çok merak edilen 42 soru

--

--

Mehmet Tuğrul Kaya
Mehmet Tuğrul Kaya

No responses yet