İnsanlık tarihini üç basamak ile anlatan gelecekbilimci: Alvin Toffler
Alvin Toffler 40 yıl önceden günümüz dünyasını ışık tutacak yazılar kaleme almış,bilgeliğin kılavuzunu hazırlayan bir dönem okumacısı da diyebiliriz.
“ Şok “ kitabı yazılalı neredeyse 40 yıl oldu. 1980'lerde dünyayı o şatafatlı bangır bangır gelen Milenyumu anlamak, gelecek için bir öngörü oluşturmak ve neredeyse tümüyle doğru tespitler yapmak…
Kitabına başlarken bir metin hemen dikkatinizi çekiyor;
‘Değişimin baskınına uğrayan insanlık’. 1974' de Toffler’ın kavradığı gerçeği biz 2010'lu yıllarda yeni anlamaya başlıyoruz. Evet, değişimin baskınına uğradık ve herkes gibi bizde oturduğumuz sandalyenin ayaklarının sallandığı duygusuna kapıldık. Toffler’ı bunları düşünmeye iten süreç belki Polonya göçmeni Yahudi bir ailenin çocuğu olması, yoksulluk çekmesi, gençlik yıllarında soydaşlarının soykırıma uğraması, milyonlarca insanın savaşlarda ölmesi, savaş sonrası dünyada gerilimin tırmanması ve teknolojik gücün Avrupa’dan Amerika’ya kaymasının yarattığı değişimin canlı tanıklarından birinin olması olabilir.
Toffler’ı okuduğunuz zaman bir pesimistin çığlığını duyuyor gibi olabilirsiniz. Ama Toffler yok edilen dünyanın yanında küllerinden doğan yeni birdünyadan bahsetmektedir; Teknolojinin inşa edeceği dünya, iletişim ağlarının kuşatacağı dünya, MR cihazlarının tümörleri bulup yok edeceği dünya, robotların köle iş gücü olarak kullanıldığı iş gücünün azaldığı dünya, inovasyonun değiştirdiği dünya.
Gelecek Korkusu
Alvin Toffler’ın Horizon (1965) ele aldığı bu kavram değişen dünyanın bireylerdeki gerilimi, yön sapmasını tanımlamak amacıyla ortaya atılmıştı. Bu kavram Ohio’da bir fabrika da döküm işçisiyken yazın yeteneğinden dolayı raportör olması daha sonra Fortune dergisinin yayıncısı ve Washington muhabiri olana kadar geçirdiği dönüşümden kazandığı tecrübelerden kaynaklı olabilir. Muhteşem yazın yeteneğinin yanında Toffler’ın gözleri, günümüz dünyasını da çok iyi görmüş Üssel (üstel) artışlardan bahsetmiş, enformasyon ve eğitim arasındaki öğrenme problemlerini ele almış, kullan — at ekonomisinin doğuracağı krize işaret etmiş, enflasyon ve ekonomik dar boğazın yaratacağı psikolojik travmanın toplumlarını nasıl dönüştüreceğini anlatmıştır.
70'lerde kült’leri, dinin yükselişini, 80'lerde open source (açık kaynak) ve bilgi ekonomisini tahmin edebilmiştir.
Kitapları bireyleri değil ülkeleri peşinden sürüklemiş; Çin’in aydınlanma döneminde “Deng Xiaoping’den Seçme Yazılar” adlı eserinden sonra satılan en çok basılan/satılan kitap olma rekorunu halen elinde bulundurmuştur.
Alvin Toffler’ın Dünya Okuması
Dünya tarihini ele alırsak herkes farklı bölümlere bu tarihi ayırabilir.
Teolojiye ilgisi olan birisi İsa’dan önce İsa’dan sonra ikiye ayrılır diyebilir, felsefeyle ilgileniyorsanız Aristo, Platon bir mihenk taşıdır, bilim tarihçisiyseniz Galileo ve Newton veya Biruni ve El-Cezeri olarak ikiye ayırabilirsiniz.
Eğer Alvin Toffler siz olsaydınız tarihi;
- Tarım toplumuna giriş
- Sanayi toplumuna giriş
- Bilgi ve Enformasyon’a giriş (biz bu çağdayız) olarak ayırabilirdiniz.
Ayrımların temel sebepleri ise toplumsal sınıfların oluşması ve değişmesinde en belirleyici etken olması. Bunu bir örnekle genişletmekte yarar var;
Mesela, organize tarım, köylü sınıfını yaratmıştır ve bu sınıfın kendine has kuralları, zaman/mekan anlayışı vardır. Köylü, hep sabit, aynı yerde, pek değişmeyen büyük aileli bir ortamda yaşar. Fikri çeşitliliği yoktur. Üretimi kendisi içindir, ürettiği fazlayı ise (eğer varsa) tepesinde demir yumrukla onu yöneten bir adam kendisinden gasp ederek kontrol etmeye çalışır.
Birinci dalganın toplumsal kodlara işlediği en büyük reform onun sınıfları kendi içinde yaratması olmuştur. Ağalık veya derebeylik kültürü insanlığın kurduğu en eski despotik yönetim olarak yerini almıştır.
Toffler’ın ayrımlarından bir diğeri sanayileşen toplum dönemidir. Fabrikalar artık her yerdedir ve fabrika asla bir mekana bağlı değildir. Tarım toplumu kendi ekip biçtiği için bir aile veya akrabalıkla pekişmiş bir yaşam tarzı vardır. Ama fabrika temelde aileyi daha mobil aileler haline getirmeyi amaçlar. Bugün toplumda en sevimli gelen şey ‘çekirdek aile’ kavramı aslında başka bir yozlaşmış kelimedir. İşte “çekirdek aile” denen oluş, direkt sanayi akımı için gereken bir kavram olarak ortaya çıkar. Bu sistemden ailede baba çalışacak, ama hala çocuklara bakılması gerektiği için anne evde çocuklara bakacak ve ataerkil bir sistem oluşacaktır. Zaman kavramı 2. dalgada büyük bir değişikliğe uğrar. Köylünün yavaş olan hayati, sanayi toplumunun aşırı senkronize, dakiklikgerektiren dünyasına uymaz. Bu uyum sırasında ortaya çıkan sorunları gören İngilizler, bu uyumu hızlandırmak için yaygın eğitim (mass education) sistemini devreye sokmuşlardır. Günümüzdeki okul, sınıf, öğretmen anlayışı direkt bu ihtiyaca cevaptan oluşmuştur. Bu sistemde çocuklar bilgi öğrenmekten çok, zil çalınca bir yerde olmayı, amirden (öğretmen) emir almayı, tekrara dayanan (aynı formülü kullanarak değişik problemleri çözmek gibi) işleri yapmayı öğrenirler. Bir fabrikadaki “bantta” onlara bu tür tekrar bazlı yetenekler gerekecektir.
Kalıcılığın Ölümü ve Kültürel Değişim
Bir diğer dönem ise içinde yaşadığımız ama ait olamadığımız bir dönemdir. Bu dönemde 3. Dalgadır, enformasyonun ve bilginin kuşattığı, iletişimin hızlandığı daha doğrusu ‘Geleceğin, zamanından önce gelişinden’ bahsedilmektedir.
Erken gelen gelecek kendi problemlerini de beraberinde getirmiş bugün enformasyon, aileleri ve etik değerleri değiştirmiştir. Bunu bir örnekle genişletecek olursak mahremiyet kavramı toplum için gizli kalması gereken şeyleri özetler. Evlerin içleri görünmesi adına perdeyi çeken aileler yeni medyanın etkisiyle evlerini sosyal medyada yüzlerce kişiyle paylaşmaktadırlar. Alvin Toffler medyanın bu olumsuz yönüne karşı Medya Okur Yazarlığının şart olduğunu söylemiştir.
Toffler, zamanı bükebilen ender kuramcılardan biridir “Şok” kitabında zamanla ve dönüşümle olan bağlantıyı çok açıklayıcı bir şekilde ele almıştır.
Ona göre insan hayatını 62yıla sabitleyip 50.000 yılık bir zamana bölersek, 800 yaşam süresi elde edeceğimizi ve insanlığın bu 800 yılın 650 yılında mağarada geçirdiğini söylemiştir. Toffler’ın anlatımıyla:
Ancak son yetmiş yaşam süresi boyunca insanoğlu deneylerini gelecek kuşaklara iletme olanağını bulmuştur; örneğin yazı gibi araçlarla. Büyük insan kitlelerinin basılı sözcükler görebilmeleri ancak son altı yaşam süresi içinde gerçekleşmiştir. Zamanı kesinlikle ölçmek olanağı son dört yaşam süresinde sağlanmıştır. Elektrik motorunun her yerde kullanılabilmesi ise son iki yaşam süresinde söz konusu olmuştur. Günlük yaşamımızda kullandığımız eşyaların çoğu, sekiz yüzüncü yaşam süresi içinde geliştirilmişlerdir.
800. yaşam süresi o kadar hızlıdır ki hayal gücümüz bile bu hıza yetişememektedir. Bu süre içerisinde düşüncelerimizi de piyasaya sunmak az zaman alacağından, onu topluma yaymak için harcanacak sürede bir o kadar azalacaktır.
Modülerizasyon
Toffler tespitlerine devam ederek düşünceyi inşa eden bilgi paylaşımı ve yayıncılığın ne kadar değiştiğini ve gelecekte ne kadar gelişeceğini anlatıyor. Gutenberg öncesi Avrupa’da yıllık ortalama 1000 kitap basılırken 1950'lere gelindiğinde yılda ortalama 120.000 kitap yayımlanmaktaydı. Yüzyıllık süreci insanlık teknolojik dönüşümle 7 yıla indirmişti. Hızın, hala yükseldiğini gösteren belirtiler vardır. Günümüzde ileri ülkelerdeki sanayi üretiminde her on beş yılda bir görülen bir misli artış, yayımlanan bilimsel dergi ve yazıların sayısında da görülmektedir.
Satır aralarında Toffler’ı aramaya devam edersek toplumsal dönüşüm ve modüler insana da ayrı bir parantez açmak lazım. Yaygın eğitimle birlikte her yıl yapay göçlerin meydana gelmesi, beyaz yakalıların daha iyi iş imkanları için başka şehirlere yerleşmesi, hippilerin eski tip insanı temsil edercesine seyyahlık arayışları bu bütünün parçaları arasındadır. Seks hayatlarının kullan at kültürün ve 2. dalga sanayileşme etkisiyle geçicilik teşkil etmesi, insanları da ilişkileri de geçici kılmaktadır. Gençlerin bu tip ilişkileri tercih etmelerinin sebepleri arasında ‘bedel’ ödemeden özgürlüklerinden ödün vermeden dünyayı tanıma arzuları da olabilir. Kesin delillerle bunları konuşmuyor Toffler ama modüler aile hayatı sanayi toplumunun tarım toplumuna galabe çalmasıyla da doğrudan bağlantısı olduğunu anlatıyor bize. Sanayi toplumunda ki baba kavramı yani otoriteyi temsil eden kişi artık enformasyon dalgasıyla otorite yitimine sürüklüyor bireyi. İşte bu tip insan için Toffler ‘elden çıkarılabilir kişinin yaratılması süreci’ diyor. İşte bu modüler insandır.
Rüya ve Kabus
Toffler’ın tahminlerinin doğruluğu, ağzınızın açık kalmasını sağlayabilir. O, 1970 yılında, ancak onlarca yıl önce geçerli gibi görünen, fakat günümüzde konuşma, sosyal söylem ve insanların içsel kimlik arayışına egemen olan bir soruyu gündeme getiriyor. Toffler, vicdani ve vicdani olmayan deneyimi nasıl dengeleyeceğini soruyor.
Toffler’ın üç ağlı TV, gigaplex öncesi sinema salonları ve 1970'in İnternet öncesi dünyasıyla ilgili açıklamalarını, önceki döneme kıyasla daha iyi bir deneyime sahip olarak görmekten mutluluk duyacaksınız. Yine de deneyimler arasında bir denge kurmak zorunda kalacağınızı işaret ediyor kendisi. Ayrıca ezici, akılsız bir bilgi çığlığına maruz kalan çocukların entelektüel ve sosyal olarak bilinçli hale gelebileceğini düşünüyor.
Toffler’ın öngörüleriyle toplumun duygusal olgunluğuna katkıda bulunup bulunmayacağını yada engellenip engellenmeyeceğini merak ediyor. Çocukluğunun çoğunlukla büyük bir deneyime sahip olduğu, çocukların liderlik pozisyonlarına ulaştığı gelecekteki bir dünya için endişelerini dile getiriyor. Bu, günümüzün iş dünyasını tam olarak tanımlamaktadır, çünkü internet ile birlikte büyüyen çocuklar büyük işletmeler yaratmakta ve işletmektedir.
Alvin Toffler’ı ana hatlarıyla özet geçmeye çalıştık. Alvin Toffler 1970'lerde ele aldığı geleceğin dünyası kavramını kitaplarından okuyan bir birey olarak ifade etmeye çalıştık.
O ömrünü karamsar öngörüler üzerine değil, geleceği şekillendirecek gençlerin ve çocukların bu karamsarlıklardan etkilenmemesi için mücadeleye adadı.
DijitalX ailesi 3. Dalganın etkisine daha az maruz kalmanız için yazı hayatına devam ediyor.
Originally published at https://www.dijitalx.com on October 21, 2018.